Sıkça Sorulan Sorular


01. Adil Yaşam kavramı nedir?

Canlı, cansız ve kültürel varlıklar bütünü ile birlikte var olabileceği bilincine sahip olmak, o bütünün sürdürülebilirliği yolunda tüm varlıkların haklarını gözeterek yaşamak kastediliyor. Buradaki “bütün”, “kul” kavramı ile kast edilen herşey ile benzer anlamdadır.

02. “Bütün haklarına saygı” ya da "bütün bilinci" ne demektir?

https://adilyasam.net/butun-haklarina-saygi-kavrami-nedir/ adresinde ayrıntılı açıklaması olan kavramın özü şudur: “Bütün Hakları” çizgisi doğadaki tüm canlı ve cansızları içeren farklı bir boyutu anlatıyor. Herhangi bir kurumun sunduğu hizmetlerde, sunucular ve yararlanıcılar bakımından haklar bütününün daima göz önünde tutulması temel ilkedir.

03. Adil Yaşam İlkeleri nelerdir?

Üç temel ilkesi şunlardır: (1) Varlıklar bütününün sürdürülebilirliği, kamu yararının yeni (post pandemi) tanımıdır,

(2) Bildiğimiz ve henüz varlığından haberdar olmadığımız tüm canlı, cansız ve kültürel varlıklar (yani her şey) bir bağlantılı bütün olarak, o bütüne uyum göster(e)meyenleri içinden atıp, yenilerini üreterek, dengeleri koruyan yeni bütünlükler oluşturuyorlar.

Bu bütünlüğün herhangi bir öğesinin görmezden gelinebilecek her hakkı, o varlıkla denge halindeki diğerlerince yeni bir denge kurulana kadar, bütünü oluşturan diğer varlıklardan orantısız da olabilecek biçimlerde tazmin edilir.

(3) Gözetilmesi adet olmamış bir hakkın gözetilmeye başlanması, o hakkı istismar edenlerin olası tepkileri nedeniyle olumsuz tutumlara yol açabilir. Buna göre, gözetilecek her hak, ilgili paydaşlar nezdinde etkili biçimde anlatılmalıdır.

04. Adil Yaşam ilkeleri’nin hayata geçirilmesi, tek kişilerin bu ilkeleri benimsemesi yoluyla gerçekleştirilebilir mi?

Adil Yaşam ilkeleri tek kişiler veya küçük gruplarla başlayıp giderek genişleyebilecek çemberler biçiminde yayılabilir. Nitekim dünyayı etkilemiş tüm dalgalar bu şekilde yaygınlaşmıştır.  Bir kişinin tüm dünyayı değiştirebileceği söylemi de aslında bu gerçekliğe dayanıyor.

05. Adil Yaşam’ı gerçekleştirmek kimin sorumluluğudur?

Bireysel yaşamların da toplu yaşamın da tüm sorumlulukları bireylere ve onların oluşturdukları kurumlara aittir. Sorumluluklara karşılık gelen görevlerin bazıları kurumlara devredilse de sorumluluklar devredilemez. Bir toplum, tüm karar ve eylemlerinin sonuçlarından sorumludur. Buna göre Adil Yaşam’ın gerçekleştirilmesi de bütünüyle toplumu oluşturan bireylere, onların örgütlerine (STK) ve seçtiği, direktifler verdiği, örgütlediği ve denetlediği yerel ve merkezi idare görevlilerine aittir. Birey en temel sorumludur.

07. Bir ben değişirsem ne olacak ki?

Bir kişinin değişmesinin en önemli sonucu “bunun mümkün olabileceğinin görülmesi”dir. O ana kadar problem “değişmenin mümkün olup olamayacağı” iken, bu görüldükten sonraki sorun sadece “yaygınlaştırmanın nasıl yapılması gerektiği”dir ve birinciye göre daha kolay cevaplanabilir bir sorudur. Bilimsel araştırmalar, bir topluluğun ¼’ünün değişim göstermesi halinde geri kalan ¾’ünün kendiliğinden değişmeye başladığını gösteriyor. Bu, çok küçük bir çekirdek grubun (mesela 12 kişi) içindeki 3 kişinin değişmesinin, geri kalan 9 kişinin de değişmeye başlaması ve bir zincirleme tepkime başlayabilmesi demektir.

08. Adil Yaşam Hareketi’ne nasıl gönüllü olabilirim? Gönüllülük edimleri (vecibeler) nelerdir?

Çok kolay, bilgi@adilyasam.net adresine bir E-posta atmanız yeterlidir. Gönüllülerden beklenen, bu web sitesinde belirtilen amaçlar doğrultusunda akıl ve/ya zamanının bir bölümünü ayırmaya söz vermeleridir. Bkz. Profesyonel gönüllülük

Ayrıca:

09. Sorumun cevabı burada yoksa ne yapmalıyım?

Bize yazın bilgi@adilyasam.net, cevaplamaktan memnuniyet duyarız.

10. Sitede mevcut “Afet Zararlarını Azaltmak” kitapçığı içinde tanımlanan “kendini değiştirme” yöntemi sadece deprem, sel vbg konular ile mi ilgili olmak zorunda?

Tanımlanan “Gönüllü Yaptırımla Alışkanlık Kazanma” yöntemi, herhangi bir alışkanlık edinmek ya da kurtulmak istenilen alışkanlıklar için kullanılabilir. Afetler, bu geniş alanın küçük bir parçasıdır.

11. Önerilen “Gönüllü Yaptırımla Alışkanlık Kazanma” (GYAK) yöntemi nedir?

GYAK, arzu edip de kazanamadığımız doğruluk, iyilik ve güzellik yolunda dayanışmacı alışkanlıkları ya da zaman içinde edinip de terk edemediğimiz hatalı alışkanlıklarımızla başa çıkabilmek için basit ve etkili bir yöntemdir. Yöntemin temeli, söze dayalı anlaşma yapabileceğimiz ciddiyet ve güvenilirlikteki bir tanıdığımız ile şöyle bir anlaşma yapmaktır: “……… konusunda edinmek istediğim ……. alışkanlığımı ………. süre içinde kazanacağım. Bunu tam olarak yapamadığım takdirde, yerine getirmemin güç olacağı …….. yaptırımı kabul ediyor ve ileride cayma ihtimalimi ortadan kaldırmak için ……önlemini taahhüt ediyorum.”

12. Yaşam zorlukları içinde boğuşan insanlara bir de yaptırım yoluyla yükümlülükler yüklemek ne kadar doğrudur?

GYAK yoluyla edinilen / terkedilen alışkanlıklar daima taahhüt edene maddi ve/ya manevi bir kazanç sağlar. Dolayısıyla yaşam yükünü artırmaz, aksine azaltırlar.

13. GYAK yöntemi uyarınca taahhüt edilecek yaptırımın zorlayıcı olması isteniyor. Bu zorlayıcılığın düzeyi ne olmalıdır; bir örnek verilebilir mi?

Örnek olarak bir kişi fazla kilolarından kurtulmak için mesela, 3 ay içinde toplam 7 kilo verme vermeyi taahhüt ediyor (ve danıştığı hekim de bunun makul bir rakam olduğunu onaylıyor). Bu taahhüdünü yerine getiremediği her 1 kg için, sözlü anlaşma yaptığı kişiye: (a) 10 TL ödemeyi (b) 1000 TL ödemeyi  (c) 100,000 TL ödemeyi taahhüt ediyor.

Bunlardan a şıkkı yararsız, c şıkkı ise yıkıcıdır, her ikisi de olmaz. Ama b şıkkındaki 1000 TL hem yeterince güç hem de zorlukla da olsa ödenebilir bir rakamdır. Bu denge, kişinin kilolarından kurtulmayı ne kadar istediğine bağlıdır.

14. GYAK yönteminde taahhüt edilene karşı yaptırım uygulayacak olan nasıl bir kişi olmalı?

Yaptırımın ne olacağına da, nasıl uygulanacağına da taahhüt eden karar verir; diğeri ise salt uygulayıcıdır. Uygulayacak kişi, dürüstçe kendisine taahhüt edilen yaptırımı eksiksiz ve fazlasız tam olarak baştan anlaştığı şekilde uygular. Tabii ki baştan öngörülmeyen bir nedenle taahhüdün uygulanması imkansız veya çok güç hale geldiğinde (sağlık veya bir başka nedenle) anlaşma iptal edilmiş hale gelir.

15. GYAK yaptırım türleri neler olabilir, tavsiye edilen yaptırımlar nelerdir?

Yaptırım türleri “kişiyi sözünü tutmaya zorlayacak her şey olabilir”. Bununla beraber işin içine para girmesi halinde insan davranışları değişebileceği için olabildiğince sözü uygulayacak kişinin kazancına yol açacak parasal bir yaptırım olmaMAlıdır.

16. Adil Yaşam paradigması salt Türkiye için mi geçerlidir?

Uzun yıllardır, çevreciler, sosyal bilimciler, edindiğimiz tüketim alışkanlıklarının sonumuzu getireceğini savunan aktivistler, gönüllüler adı Adil yaşam olmasa da Adil Yaşam ilkelerini savunageldiler. Bugün -özellikle de CoVid19 pandemisi sonrası- bu akımlar daha da yaygınlaştı. Görünen o ki, zaman içinde bu akımlar sınırları aşıp bir bütün olmaya doğru evrilebilecek.

17. Adil Yaşam yalnızca doğal afetler için mi geçerli, insanlar yok mu?

Adil yaşam, canlı ve cansız tüm varlıkları kapsıyor. Geleneksel “insan merkezli” yaklaşımın yerini “bağlantılı bütünlük” alsa da, insanlar arasındaki adalet de Adil Yaşamın doğal ilgi alanı içinde.

18. Deprem zararlarından korunmak için binaları güçlendirmek veya yıkıp yeniden yapmak yerine GYAK yöntemi mi öneriliyor?

Afet zararlarından korunma çareleri bir pastanın ince ve kalın dilimleri gibi bütünü oluşturur ve her dilimin bir ölçüde koruyuculuğu vardır. Binaların güçlendirilmesi önemli bir korunma yolu ise de bireysel alışkanlıklar anahtar rolü oynar. Yıkılması imkansız bir çelik kafes içindeki kişi eğer panikten korunma alışkanlığı edinmemiş ise kafeste kendi kendini yaralayabilir ya da heyecandan kalbi durabilir.

19. Tüm depremler afet midir?

Hergün farkına varmadığımız onlarca deprem oluyor, ama biz onların farkına bile varmayabiliyoruz. Farkına vardıklarımız, hatta oldukça şiddetli olanlar dahi bir afet halini almayabiliyor. Afet, tanım olarak “toplu yıkıma, can veya mal kaybına yol açan olaylara” verilen isim. Bu yüzden de her afet çeşidi için ölçüler tanımlanmış. Örneğin rüzgar şiddetleri (https://www.mgm.gov.tr/FILES/genel/makale/beaufort.pdf) adresindeki “Beaufort skalası”na göre, depremler ise büyüklük ve şiddetlerine göre ölçeklendiriliyor (https://bityl.co/BUES). Depremin şiddeti, depremin yapılar, doğa ve insanlar üzerindeki etkilerinin bir ölçüsüdür ve büyüklüğünden farklıdır.

20. Önerilen GYAK yöntemi denenmiş ve etkisi kanıtlanmış bir yöntem midir?

İnsanlar daima kimi alışkanlıklarını değiştirmek ya da sahip olmadıkları alışkanlıkları kazanmak isteyegelmişlerdir. Bunun için herkesin kendine göre yöntemleri olsa da önemli bir bölümünün başarısızlığa uğradığı, bunun nedeni olarak “iradesinin yetmezliği”ni gördüğü bilinir. Ama geri kalan kısmı ise başarılı olanlar olup, genellikle kullandıkları yöntem “kendileri zorunlu hissedecekleri” bir önlemle bağlantı kurmaları”dır. En eski bilinen yöntemlerden birisi “yemin” etmek olup bu “inanç” ile bağlantılıdır. Eğer kişi, yemin ettiği şeye gerçekten inanıyor -yani yeminini tut(a)madığı takdirde zarara uğrayacağından emin- ise başarı kazanacaktır.

Yemin yerine kullanılabilecek ve daha somut bir yaptırıma kendi kendine söz vermek de kullanılan bir yöntem olup, bu yöntem kişinin kendine karşı duyduğu öz saygı ile orantılı bir yaptırım gücü sağlar.

Bir kademe daha garantili yöntem ise, bu yaptırımı kendi dışında ve sözünü tut(a)madığında gevşeme göstermeyeceğinden emin olduğu bir kişiden -ki buna Taahhüt Noteri (tıklayın) deniliyor ve gerçek noterle ilgisi yoktur- yararlanmaktır. GYAK bu yöntemi kullanmakta olup, Beyaz Nokta® Gelişim Vakfı’nın bireysel gelişim eğitimlerinde sıkça kullanılmaktadır. Yöntemin en ilginç özelliği, bir defa bile denendikten sonra doğan özgüven, kişinin Taahhüt Noteri yaptırımı olmadan da kendini değiştirmesine yeterli olabilmesidir.

21. GYAK sistemindeki “yaptırım”lar nelerdir ve kim tarafından önerilecektir?

Her insanın değer verdiği, kaybetmekten korktuğu şeyler farklıdır. Bu nedenle neredeyse insan sayısı kadar yaptırım çeşidi vardır denilebilir. Bunların bir listesi (https://adilyasam.net/afet-zararlarini-azaltmak-ek-2/) adresinde görülebilir.

Yaptırımlar bu listeden seçilebileceği gibi, bizzat kişinin kendisi veya danışacağı bir kişi tarafından seçilebilir. Ama kesin ve net olan, yaptırımın kişinin dışından empoze edilmeyeceği, gönüllülüğün esas olmasıdır. Taahhüt edilen şey yapıl(a)madığı takdirde yaptırımı uygulamakla görevlendirilen kişi ise, tercihan kişinin yakınları dışından birisi olmalıdır. Duygusal bağlar, “karşısındaki kişinin zorda kalması”na karşı sistemin işlemeyişine yol açabilir. Eğer taahhüdü uygulayacak kişi amacı tam anlarsa mutlaka yaptırımı uygulayacaktır.

22. GYAK yaptırım taahhüdü kalıcı zarar verebilecek ya da konusu suç olan bir şey de olabilir mi?

Kesinlikle hayır. Örneğin, “…… yapamazsam parmağımı keseceğim”, “….. ise ……kişiyi döveceğim gibi yaptırımlar GYAK yöntemi içinde yorumlanamaz.

23. "Bireysel Değişim Planı" nedir?

Sahip olmadığı bir alışkanlık kazanmak ya da aksine sahip olduğu bir alışkanlıktan kurtulmak isteyen kişilerin, bunu nasıl yapacaklarını açıkça yazdıkları bir listedir. Bu listenin en önemli özelliği -ister kağıda isterse avuç içine yazılsın- aynen pazara gitmeden önce yapılan bir alışveriş listesi netliğinde ve somutluğunda oluşudur. Bir örnek değişim planı için bkz. Ek3 https://adilyasam.net/afet-zararlarini-azaltmak-ek-3/

24. Adil Yaşam'ın göstergeleri (ölçütleri) nelerdir?

“Canlı, cansız ve kültürel varlıklar bütününün ancak birlikte var olabileceği; bunun için de o bütün’ü oluşturan varlıkların haklarının gözetilmesi bilinci” olarak tanımlanan AY’ın neredeyse sonsuz sayıda göstergesi vardır. Bu nedenle de onları tek tek saymak yerine bir “ilke” belirtmek ve her eylemi o ilkeyle karşılaştırılıp ona uygun olup olmadığını tartmak daha pratiktir. Bu ilkesel soru şöyle ifade edilebilir: “Bu eylemim, bütün’ü oluşturan varlıklardan herhangi birisinin sürdürülebilirliğine herhangi bir ölçüde zarar veriyor mu?

Bu soru sorulduğunda, akla gelebilecek herhangi bir eylemin entropiyi bir ölçüde artıracağı, onun da sürdürülebilirliğe olumsuz etki yapacağı kolayca anlaşılabilir. Bu durumda, yaşamın kendisi dahil sürdürülebilir olamayacağı için adil yaşama uygun olmadığı gibi bir sonuç ortaya çıkar. O halde ya hep ya hiç gibi bir ölçüt yerine daha kabul edilebilir bir “sürdürülebilirlik ölçütü” üzerinde uzlaşılması gerekiyor. Bu amaçla en çok kullanılan yayın Bruntdland Report olarak bilinen 1987 tarihli bir raporun tanımladığı şu 3 (ve daha sonra 4) alana ait ölçüt sistemidir: sosyal, ekonomik, çevresel ve kültürel. Fakat bu 4lüde önde tutulan haklar yine de insan türünün haklarıdır.

Bu nedenle bütün’ü daha çok gözeten ve evrensel ölçüde kabul görme potansiyele sahip bir ölçüt(ler) gerekiyor.

Bu amaçla “sürdürülebilirlik” yerine “yenilenebilirlik” (regenerability) kavramı gündeme geldi. Buna göre: Yenilenebilir Kalkınma, insan faaliyetlerini gezegenimizdeki yaşamın devam eden evrimi ile uyumlu hale getirerek ekosistemlerin yozlaşmasını tersine çevirmek için çalışıyor. Önerme, insanların da doğanın bir parçası olduğunu; onunla ilişkilerimizin, kurumlarımız ve süreçlerimizin daha çok doğa gibi olması gerektiğini söylüyor. Yani “ne ölçüde geri döndürülemez zarar veriyor?” gibi bir soruya dayalı bir ölçüt öneriliyor.

25. Adil Yaşam hangi siyasi kampın görüşüdür?

Adil Yaşam hiçbir siyasi kampın görüşü olmayıp tüm siyasi görüşleri sarmalayan (siyaset üstü) bir yaklaşımdır. Hatta, sadece ulusal nitelikli de olmayıp uluslar-üstüdür (supra-national). Bunun nedeni, gerçekleştirmeye çalıştığı ilkeler Türkiye sınırları ile sınırlı değildir.

AY’ın kendini siyaset üstü olarak konumlandırmasının bir diğer nedeni, bu denli yaşamsal bir kavramın, toplumun büyük bir kesimince -salt karşıtlık gereği olarak- reddedilmesi riskidir.

26. Yıkıcı Bencillik (YB) niçin Adil Yaşam (AY) konusunda bu denli yoğunluklu yer tutuyor?

Tüm yaşam sorun çözmektir” Karl Popper’in bir sözü ve aynı adlı kitabının adıdır. Gerçekten de herkes yaşamının her anında -basit ya da karmaşık-  bir sorunu çözmeye çalışıyor. Milyonlarca insanın çözmeye çalıştıkları sorular ise az sayıda Yapı Taşı niteliğinde kök sorundan, bir çeşit kimya (Sorun Kimyası) uyarınca oluşuyor. O halde bu şu demek: Bu Yapı Taşları’nda bir iyileşme sağlanabilirse, o taşları içeren tüm sorunlarda kısmi bir iyileşme ortaya çıkacaktır.

Toplumun sorun çözme aktörleri (bireyler, kurumlar, siyaset, akademi vb) buna göre enerjilerini bu yapı taşlarına yöneltirlerse hem enerjilerini verimli kulanmış, hem de sorunlar ikliminde bileşik bir iyileşme sağlamış olurlar. Bunun toplum tarafından farkedilebilir düzeye erişmesi halinde, iyileşmenin giderek yaygınlaşması beklenir.

YB, bu yapı taşlarından birisi ve muhtemelen en önemlilerinden birisidir. Toplumsal sorunlarımızın her birinin analizinde, değişik dışavurumlar altında bencilliğin bu yıkıcılaşmış haline rastlanmaktadır. Metinlerde sık rastlanması bu yüzdendir.