Skip to main content
All Posts By

Beyaz Nokta® Gelişim Vakfı

Karbon Ayak İzinizi biliyor musunuz?

By Güncel İçerikler, İletişim Araçları No Comments
Karbon Ayak İzinizi Azaltarak, Yıkıcı Bencilliği azaltmak? (Ref. Wikipedia ve https://offset.climateneutralnow.org/)   Adil yaşam kavramının onlarca tanımı yapılabilir. Bunlardan birisi de “karbon ayak izimizi, gezegendeki yaşamı paylaştığımız diğer canlı ve cansız varlıkların yaşamları açısından adil düzeylere düşürmek” denilebilir. Aşağıda, Wikipedia’dan KAİ ile ilgili bir alıntı ve sonra da Birleşmiş Milletler’in Carbon Offset Platformu’nun bir web sitesindeki ayak izi hesaplama algoritmasının adresi bulunuyor. Karbon Ayak İzi (KAİ), karbondioksit eşdeğeri (CO2e) olarak ifade edilen, bir birey, olay, organizasyon, hizmet, yer veya üründen kaynaklanan toplam sera gazı (GHG) emisyonlarıdır.[1] Karbon içeren gazlar karbondioksit...
Read More

Ben …. Olsaydım (Lara Bülbül)

By Kısa Hikayeler No Comments
Ben ağaç olsaydım hayvanlara yuva olmak isterdim. Kovuğumun içinde sincaplar olsun, dallarımda kuş yuvaları ve arı kovanları olsun, sıcaklayan hayvanlar gölgemde dinlensin isterdim. En iyi dost hayvanlardır bence. Tehdit edilmedikleri veya korkmadıkları sürece kimseye zarar vermezler. Bir yazı okumuştum; insanların yanında yaşamak vahşi hayvanların yanında yaşamaktan daha tehlikelidir, diyordu. En azından hayvanlar korunmak ya da yemek için başka canlılara zarar verir. İnsanların ise sebebe ihtiyacı yoktur. Doğaya ve evrene tamamen zarar yaratıklar. Ağaçlara bakacak olursak yaşam için çok önemlidirler. Besin ve oksijen üretir, ayrıca dallarına çıkmak ve salıncak kurup sallanmak...
Read More

Mesajlar

By İletişim Araçları No Comments
Mesaj Kodu Mesaj, Slogan, Etiketleme (Tag) 05 “Canlı ve Cansız Bütünü’nün çıkarlarını gözetici bencillik” kavramının somut karşılıklarını anlamak ve anlatmaya yarayabilecek birkaç maksim: “Canlı ve cansız bütününün sürdürülebilirliği, kamu yararının yeni (post pandemi) yorumudur” “Bildiğimiz ve henüz bilmediğimiz tüm canlı ve cansız varlıklar (yani her şey) bir bağlantılı bütün olarak, sürekli olarak o bütüne uyum göster(e)meyenleri içinden atıp, yeni dengeler oluşturabilecek yeni varlıklar oluşturup yeni bütünlüğü sürdürüyorlar”. “Herhangi bir canlı veya cansız varlığın görmezden gelinebilecek her hakkı, o varlıkla denge halindeki diğerlerince yeni bir denge oluşturulana kadar, bütünü oluşturan diğer...
Read More

Zamanın Vücut Bulduğu Şehir

By Kısa Hikayeler No Comments
Yorucu bir hastane gecesinde tanımıştım o emekli edebiyat öğretmenini. İstanbul'u anlatmıştı... Sabaha karşı herkes uyurken serviste koridorun sonunda pencere önünde kitap okuyordu. Yaklaşınca beni fark etti. Ayağa kalkmaya çalışırken omzuna elimi koyup oturmasını rica ettim. Karşısındaki koltuğa da ben oturdum. "Ömür uzayınca uykular kısalıyor derlerdi. Doğruymuş..." diye söylendi. Uyku tutmadığını, bir şeyler okumak için ışığı yakıp oda arkadaşını uyandırmak istemediğini, kitap okuyup günün aydınlanmasını beklediğinden söz etti. Cemal Süreya okuduğunu görünce şiire ilgisinin nereden geldiğini sordum. Emekli edebiyat öğretmeni olduğunu, yıllarca lise öğrencilerine edebiyatı sevdirmeye uğraştığını anlattı. Nereli olduğunu sorunca...
Read More

Uyku Kedileri

By Kısa Hikayeler No Comments
Uyku kedilerini duyan bilen vardır belki ama o güne kadar varlıklarından haberdar değildim. Uyku perilerini duymuştum ama uyku kedilerini ve onların şehrin tılsımlarından sayıldığını bir takım rastlantılar sayesinde öğrendim. En iyisi baştan anlatayım. Hafta arası olmasına karşın o akşamüstü de köprü yönüne giden trafiğin giderek çıldırtıcı hale gelmesinden bezip Ayvansaray Balat yönüne direksiyon kırmıştım. Daha fazla çile çekmektense yaklaşık bir saattir yürüyüş temposuyla ilerleyen trafikte kalmış olmanın gerginliğini atlatmak için yolun açılmasını beklemeyi seçmiştim. Haliç kıyısı boyunca Balat yönünde ilerlerken göz ucuyla sahile bakınıyordum. Hangi ara nasıl önüme çıktı göremedim...
Read More

Mardin’in Midyeleri

By Kısa Hikayeler No Comments
Peşimizdeler, kurtulamadık Mardinlilerden. Bizler boğazın midyeleriyiz. İstanbul boğazını mesken tutarız. Eksilip azalsak da hep buradayız. Hiçbir şeyden çekmedik şu Mardinlilerden çektiğimiz kadar. Biz kaçtık onlar kovaladı. Zamanla birbirimize benzedik. Buralıyız, tutunacak başka yerimiz yok, gidemeyiz. Boğazın hızlı akıntılarına direnir kuytuda yaşar akıntıyla gelen ne varsa kabuğumuza hapseder, besleniriz. Mardinliler ise, ne kadar kuytuya saklansak da arar, bulur söküp çıkarırlar. Bıraksalar belki yirmi yıl hatta daha fazla yaşayacağız ama bırakmazlar. En fazla 3-5 yıldır ömrümüz. Minicikken yerimizi bulur, göz koyar büyümemizi beklerler. Hangimizin nerede olduğunu hangi zamanda toplanacağımızı iyi bilir, Mardinliler....
Read More

Harf Tamircisi

By Kısa Hikayeler No Comments
Elini boş ver dercesine sallayıp; “Burada yaşananlar bir gurbet hikâyesi, hepsi bu...” diye cevap verdi. Kafede gazetesini okumakta olun ihtiyarın başını kaldırıp çevreye bakınmasını fırsat bilerek az ötede Büyükada iskelesi önünde toplanan kalabalığı işaret edip ne olduğunu sormuş “gurbet hikâyesi” gibi garip bir yanıt almıştım. Yanıtı anlamamış gibi bakmış olacağım ki “Uzak dur. Filler tepişiyor işte.” diyerek sürdürdü sözlerini. Gözlüklerini düzeltip gazetesine döndü. Yandaki masaya ilişip olayları uzaktan izlemeyi sürdürdüm. Masalarımıza çay bırakan garson konuşmamızı duymuş ve “Belediye iskelenin üstündeki mekânı mahkeme kararıyla tahliye etmeye çalışıyor. Kiracı olan vakıf polisi...
Read More