Alışkanlıklarımızın doldurmadığı bir yaşam kesiti var mıdır?
Alışkanlık Haline Getirmek
Yaşam adı verilen süreklilik, aslında yüzlerce farklı sahnenin birbiri peşi sıra eklenmesinden oluşuyor ve hemen hepsi de kişilere özgü alışkanlıklar içeriyor.
Her alışkanlık, ait olduğu kişinin yaşamında -en azından bir süre de olsa- onun imkan ve kısıtları çerçevesinde bir rahatlık sağlıyor. Tabii ki o rahatlık bazı hallerde bir süre sonra bağımlılıklara dönüşüp sorunlar üretmeye başlayabiliyor. Örneğin, sigara, alkol gibi bedene zarar veren; nefret gibi ruhu zehirleyen ya da ağzından çıkanlara amaç yüklemeden konuşmak gibi başkalarının ömürlerini törpüleyen zararlı alışkanlıklar bunlardan sadece birkaçı.
Burada sözünü etmek istediğim ise yararlı alışkanlıklar; diğer grubun tam aksine kaza ve belalardan koruyan alışkanlıklar. Üzerinde taşıyacakları elbisesinin daima belirli yerlerinde bulundurup, sürekli ceplerini karıştırıp unutup unutmadığından dahi emin olamayıp hem kendi hem başkasının zamanını israf etmemek ya da her yargı cümlesi kuracağı zaman başındaki “eğer … ise” koşulunu aklında tutmak yararlı birer alışkanlıktır.
Bu gruba giren bir dizi alışkanlık “Deprem Zararlarını Azaltmak” ile ilgilidir. Hatta, bu terimi kavramsallaştırmak açısından “Afet Zararlarını Azaltmak” da (kısaca AZA) denilmesi daha da doğru olabilir.
Bundan yaklaşık 1 yıl önce (Mart 2022), afet öncesi, sırası ve sonrasındaki en önemli koruyucu alışkanlıkların neler olabileceğine ilişkin fikirler üretmek üzere bir eBeyin Fırtınası (internet üzerinden yapılan Beyin Fırtınası, kısaca eBF) tasarlandı. Geçen bir yıl içinde üretilen 75 fikir daha sonra süzülüp yenileri eklenerek 50’ye ve son olarak da içinde bulunduğumuz günlerde süzülerek 26’ya indirildi. Bunlardan 13’ü, deprem öncesinde edinilmesi gereken alışkanlıkları içeriyor. Bunların tümünü https://ggle.io/4lUe adresine tıklayarak görebilir; arzu ederseniz ilk iki sütununa yeni önerilerde bulunabilirsiniz.
Altını çizerek vurgulamak istediğimiz nokta, bu önerilerin hiç birisinin bilinmeyen, dahice, Kolomb yumurtası gibi olmadığı, işe yararlığının ise bu yazının başlığını oluşturan bir kavrama tamamen denilecek kadar bağlı olduğu: Yani alışkanlık haline getirmek ile!
Örneğin “Şimdi deprem olsa ne yapmalıyım?” sorusu sıradan bir sorudur, ama bunun alışkanlık haline getirilmesiyle kişi, içinde bulunduğu her an, bulunduğu her yerde çevresine göz atıp “şimdi deprem başlasa ne yapmalıyım?” düşüncesini otomatik hale getirecek; hatta ilk defa gittiği bir yerde otururken dahi, deprem halinde daha az risk içeren, çabuk hareket etmeye imkan veren yerleri seçebilecektir. Bu ise kendiliğinden olabilecek bir şey olmayıp, “sık tekrar-egzersiz” yoluyla alışkanlık haline gelip beynin hareket merkezine kaydedilmesiyle gerçekleşebilir; ayrıca da alışkanlık haline getirilmeyip sürekli bir endişe hali içinde olmaktan da korur.
Okurlarımız adresi verilen alışkanlık önerilerini birer hayat kurtarıcı olarak görüp, egzersiz yapmaya başlayabilirler.
Bir noktayı da işaret etmeliyim: Deprem ya da afetlerden korunma için alışkanlıklar son derece yararlıdır; ama yerine getirilmesi gereken diğer zorunluklara alternatif değillerdir. İçinde bulunduğu konut ya da işyerinin yapısal sağlamlığını güvene almayıp yalnızca alışkanlıklara bel bağlama alışkanlığı ise zararlı bir alışkanlıktır, sakınınız. 🙃
Tınaz bey Yapay Zekayı hizmete almışsınız bile😊 Kutlarım.
Alışkanlıkları değiştirmek kişinin kimliğini değiştirmesiyle eşdeğer bir dönüşüm eseridir. Buna pek yanaşılmaz. Meğer ola bir süreliğine de olsa ucunda çıkarı varsa. Onu göstermek görmesini sağlamak asıl işo!.. kolaylıklar diliyorum.
Teşekkürler Necati bey, Kişilerin çıkarları aslında büyük ama “immediate interest”i bulmak zor; hatta belki kısa vadeli çıkarla sürekli çıkar çatışıyor da olabilirler. Bu durumda yaşam sağduyusu devreye giriyor. 🙂