Gündelik konuşma dilimize giren iklim ve ilişkili terimler neredeyse yeni bir kültürel çatlak (mevcutlar yetmez gibi) oluşturmaya gidiyor. Öğretmen paydaşımız Süleyman Ekiz’in (suleymanekiz@gmail.com) paylaştığı bu değerli sözlüğü ilginize, kendisine teşekkürlerimizi sınarız. (Tıklayınız)
Mesleki toplantı için gittiğim Van ilinde konaklama uzadıkça yarı açık cezaevi hissini giderek daha çok hissediyordum. Birbirini kesen dört ana cadde ve bu caddelerin ortasında kentin en büyük çarşı alanı, ne yöne gidersen git benzer insan, bina ve sokaklar. Kendine hapishaneler kurmada hayli başarılı olan ve yaşadığı hapishaneyi başkalarınkiyle kıyaslayarak rahatlayan benim gibi büyük şehir insanları için hissedilen sıkıntı anlaşılır, anlatılır durum değildi. Öyle bir şehir ki şöyle bir gidip geliyorsunuz bitiyor. Kaçmaya kalksanız genelde kış koşulları fırsat vermiyor, çoğu kez kendiniz vazgeçiyorsunuz. Üstelik işler yolunda gidiyordu ve sıkılmayı gerektiren bir durum da…
Adil Yaşam® web sitemiz‘de sık sık yeni görseller, videolar, kısa hikaye ve zihin haritaları yer alıyor. Bunları bazen tek tek bazen gruplar halinde sizlere (bugün itibariyle 426 daimi üyemiz var) duyuruyoruz. Bugün eklediklerimiz şunlar: Siteyi dostlarınıza önermeniz, Adil Yaşam® paradigmasının yaygınlaşmasına katkıda bulunacaktır. Şimdiden teşekkür ederiz.
Adil Yaşam web sitesi Matruşka Bebekleri gibidir; ama bir farkla. Matruşka bebekleri giderek küçülürken Adil Yaşam (AY olarak kısaltılıyor) açtıkça ilginçlikler ortaya çıkıyor. Bunlardan bir örnek, ana sayfadaki (Bu Animasyonu İzlemelisiniz) işaretli video bağlantısıdır. Bir bakınız, toplumda yakındığımız sorunların ne kadar çoğunun nerelerden doğduğunu, birbirlerini nasıl etkilediğini görebileceksiniz. Geri dönüşleriniz yeni bilgilerin üremesine yol açabilecektir. Teşekkürler
Elimde bir yaprak canlandı, Bir nefeslik oksijen üfledi, yüzüme. Orman iye’sinin nefesiydi bu, yaprak ise dünya ki tüm mahkemelere açılmış ecocide- ekokırım dava dilekçesi idi. Şimdi sen de eline bak, bir yaprak açarsa elinde, okuyabilirsin orman iye’sinin ekokırım dava dilekçesini. Dava dilekçesi diyor ki: “Ben Orman iye’siyim. Yaş kesenler; baş kestiler, gördüm. Kızlarımın, oğullarımın köklerini kestiler, gördüm. 88 yaşında nenenin tüm hayatını kestiler, gördüm. 28 yaşındaki genç kızın tüm gelecek umudunu kestiler, gördüm.Kızlarıma, oğullarıma sarılıp, onları korumaya gelen orman dostlarının yollarını kestiler, gördüm. Bu ecocide- ekokırım- dünya duymasın diye interneti…
Doğa ozanı Goethe çiçeklerin yaprak sürgünlerinin biçim değiştirmesinden olduğunu açıklayan bir botanik bilim insanı idi. Botanik Öğrenimimin Hikayesi başlıklı yazısında “ yazık ki ben az çok ozan olarak tanınıyorum ama benim doğa bilimleri öğrenim ve incelemeleri için ne kadar çalıştığımı bilen pek az “ diye yakınır. Alpler’de bizim dağlarımızda olduğu gibi yaylalar vardır, hayvancılık yapılır. Alp çayırlarında yayılan hayvanlar düzensiz otlatılmaz. Sahipsiz, bakımsız, mera yoktur oralarda. Özel kişilerin olmayan meralar milletin malıdır. Milletin malı deniz değil, azizdir. Yurtlarının, dağlarının süsü, ziyneti olan o çiçekleri koparmak da kimsenin aklına gelmez. Zaten …
Rahatsızlığı kronikleşmiş, hastanemize sık gelir olmuştu. Kısa süreli yatışlarla tedavisini düzenliyorduk. Konaklamalar giderek sıklaşıyordu. Kendi de durumun farkındaydı. Bir keresinde “Benim şasi eskidi artık. Kasa eski olunca ne kadar düzeltirsen düzelt, başka yerinden bozuluyor” demişti. Hasta yatağında sesini çıkarmadan gün boyu kitap okuması ara sıra notlar alması dikkatimizi çekiyordu. Geceleri hanımı refakat ediyor gündüzleri ise hastamızın yanında kimse olmuyordu. Gelen giden ziyaretçilerden hastamızın edebiyat eleştirmeni ve çocuk kitapları yazarı olduğunu öğrendik. Yaptığı çeviriler, eleştiri yazıları ve kitapları ile camianın tanınanlarındandı. Pek çok kitapta emeği ve imzası vardı. Hastane ortamında çekingendi….
14 Mayıs Anneler Günü’nün tarihçesi (Vikipedi’den alıntıyla) şöyle: “Anneler günü geleneği, Antik Yunanların Yunan mitolojisindeki pek çok tanrı ve tanrıçanın annesi olan Rhea onuruna verdikleri yıllık ilkbahar festivali kutlamalarıyla başlar. Antik Romalılar da ilkbahar festivallerini İsa’nın doğumundan 250 yıl öncesinden ana tanrıça Kibele onuruna kutluyorlardı. ABD‘de Anna Jarvis‘in kaybettiği kendi annesi için 1908 yılında başlattığı anma günü, 1914 yılında Kongre’nin onayıyla Amerika Birleşik Devletleri çapında genişledi“ Bu Anneler Günü’nde biz de iki izleyicimizin (Marmelat® ve annesi :)) önerisiyle sadece “insan” anneler için değil, insan, hayvan, bitki, toprak, su, hava; yani canlı ve cansız ama sürekli kendini yenileyen…
4 Haziran Dünya Çevre Günü nedeniyle yayımladığımız “Adil Yaşam® Manifestosu”nu değerlendirmelerinize sunuyoruz. Tıklayınız
“Marmelat”, bir kız çocuğu; bütün küçük çocuklar gibi çok meraklı. Bu defa merak ettiği, 6 Şubat’ta meydana gelen deprem. Annesine soruyor, öğreniyor. Ana sayfada, “Marmelat’a annesi depremi anlatıyor” başlığı altında bulacaksınız. (Tıklayınız) Beğeneceğinizi umuyoruz.