(Bu sütunlarda Tuva’lı Kübey’in Adil Yaşam® notları başlığı altında yayımlanan yazılarda geçen Tuva, Kübey, Hömey/Kömey gibi kavramlar için https://adilyasam.net/tuvali-kubeyin-adil-yasam-notlari-hakkinda/ adresindeki birkaç paragrafa göz atıp geri dönmeniz önerilir. Tuva’nın bu denli sık anılmasının nedeni, doğaya eşsiz saygıları nedeniyledir.) Ey insanoğlu, bak şimdi sana 1968 kuşağını anlatacağım. O zamanlar, öğrenci olaylarından, sanata, büyüleyici bir dönemdi. Sen insanoğlu; o zaman dayatılan tüm toplumsal baskıları yıktın, orman iyesinin sesini duydun, beni gördün. Benim gönül dediğim, senin ise; “hümanist kolektif bilinci “ dediğin, “insanlığın özünü” yeniden yoğurdun. Sen 1968 de Beatles ile güldün, ağladın, dans…
(Bu sütunlarda Tuva’lı Kübey’in Adil Yaşam® notları başlığı altında yayımlanan yazılarda geçen Tuva, Kübey, Hömey/Kömey gibi kavramlar için https://adilyasam.net/tuvali-kubeyin-adil-yasam-notlari-hakkinda/ adresindeki birkaç paragrafa göz atıp geri dönmeniz önerilir. Tuva’nın bu denli sık anılmasının nedeni, doğaya eşsiz saygıları nedeniyledir.) Sanki orman iye’sinin1 sesini, “hömey” aracılığı ile duymuş gibi, Kübey hatunun gözü ile doğa kıyımına kendimce dur demek istiyorum. Gaia teorisinden , derin ekoloji felsefesine; ekosentrik hukuk anlayışına kadar tüm ortamlarda, ekosistemlerin yaşayan birer organizma olarak kabul edildiği, birer tüzel hakkı olduğu artık hukuksal bir hakikat. Ecocide davaları ABD’den AB’ye mahkemelerde kanıtlanıyor. Tuva bir…
(Bu sütunlarda Tuva’lı Kübey’in Adil Yaşam® notları başlığı altında yayımlanan yazılarda geçen Tuva, Kübey, Hömey/Kömey gibi kavramlar için https://adilyasam.net/tuvali-kubeyin-adil-yasam-notlari-hakkinda/ adresindeki birkaç paragrafa göz atıp geri dönmeniz önerilir. Tuva’nın bu denli sık anılmasının nedeni, doğaya eşsiz saygıları nedeniyledir.) Ben Tuvalı Kübey; şimdi size söyleyeceklerimi okumadan önce dijital mankurt kapanlarını bir kapatınız lütfen (elinizdeki telefonlardan bahsediyorum). Bu “dijital mankurt kapanları” ile insanoğlunun büyük bir kısmı, yankı odalarında dönüp, duruyorlar. Bir distopya yaşıyorsun ey insanoğlu. Öyle bir distopya ki, bugüne kadar yazılmış tüm bilim kurgu distopya romanlar, öyküler altıncı yok oluş çağındaki ütopyalar…
Gündelik konuşma dilimize giren iklim ve ilişkili terimler neredeyse yeni bir kültürel çatlak (mevcutlar yetmez gibi) oluşturmaya gidiyor. Öğretmen paydaşımız Süleyman Ekiz’in (suleymanekiz@gmail.com) paylaştığı bu değerli sözlüğü ilginize, kendisine teşekkürlerimizi sınarız. (Tıklayınız)
Elimde bir yaprak canlandı, Bir nefeslik oksijen üfledi, yüzüme. Orman iye’sinin nefesiydi bu, yaprak ise dünya ki tüm mahkemelere açılmış ecocide- ekokırım dava dilekçesi idi. Şimdi sen de eline bak, bir yaprak açarsa elinde, okuyabilirsin orman iye’sinin ekokırım dava dilekçesini. Dava dilekçesi diyor ki: “Ben Orman iye’siyim. Yaş kesenler; baş kestiler, gördüm. Kızlarımın, oğullarımın köklerini kestiler, gördüm. 88 yaşında nenenin tüm hayatını kestiler, gördüm. 28 yaşındaki genç kızın tüm gelecek umudunu kestiler, gördüm.Kızlarıma, oğullarıma sarılıp, onları korumaya gelen orman dostlarının yollarını kestiler, gördüm. Bu ecocide- ekokırım- dünya duymasın diye interneti…
Doğa ozanı Goethe çiçeklerin yaprak sürgünlerinin biçim değiştirmesinden olduğunu açıklayan bir botanik bilim insanı idi. Botanik Öğrenimimin Hikayesi başlıklı yazısında “ yazık ki ben az çok ozan olarak tanınıyorum ama benim doğa bilimleri öğrenim ve incelemeleri için ne kadar çalıştığımı bilen pek az “ diye yakınır. Alpler’de bizim dağlarımızda olduğu gibi yaylalar vardır, hayvancılık yapılır. Alp çayırlarında yayılan hayvanlar düzensiz otlatılmaz. Sahipsiz, bakımsız, mera yoktur oralarda. Özel kişilerin olmayan meralar milletin malıdır. Milletin malı deniz değil, azizdir. Yurtlarının, dağlarının süsü, ziyneti olan o çiçekleri koparmak da kimsenin aklına gelmez. Zaten …