Her ne yargıda bulunursanız bulununuz, mutlaka bazı varsayımlara dayanır. Suyun kaynama derecesi (eğer basınç deniz seviyesindeki kadar ise) 100 santigrad derecedir. Demokrasi (eğer korkmama özgürlüğü varsa) iyi bir rejimdir. Eğitim (eğer iyi ahlakla birleşirse) refah ve mutluluk sağlar. Ve daha yüzlerce yargı hep ön koşullara, onlar da varsayımlara dayanır. Neleri kabul ederek hangi tahminleri yaptığımız belirtilmezse o bilim değil falcılıktır. Beklenen yeni depremlere en esaslı hazırlık bu basit gerçeğin benimsenmesinden başlamalıdır.
1999 depremi ve sonrasında meydana gelen bir dizi depremin ardından birbirine benzer tartışmalara şahit olduk. Çok sayıda TV kanalı -biraz da rekabetin zorlamasıyla- çeşitli üniversitelerden akademisyenleri davet ederek açıklama ve tahminler yapmalarını istedi. Aşağıdaki yazı 2012’de bu açıklama ve tahminlerle ilgili olarak yazılmış olup kimi bölümleri bugüne de uyarlanabilir: Açıklamak model demektir Her bilim -ve uğraşı- dalı, kendi alanındaki olayları açıklayabilmek için modeller kurar ve zaman içinde bunları test ederek geliştirir. Her model bir dizi varsayım ile, bunlar arasındaki mantıksal bağlantılardan oluşur. Varsayımların sayıları ne denli az, mantık bağlantıları ne…
Adil Yaşam® işbirliği paydaşlarından Good4Trust’un kurucu ve kışkırtıcısı Dr. Uygar Özesmi ve Good4Trust Yönetim ve Uluslararasılaşma Çemberleri Üyesi Ece Satıcı, türetim ekonomisi hakkındaki tüm ayrıntıları bir kitapta kaleme aldı. Gezegene üretken, dayanışmayı esas alan ve kapsayıcı bir ekonomik sistem öneren Çıkış Yolu Türetim Ekonomisi kitabı Yeni İnsan Yayınevi dükkanında satışa çıktı! Yeni yılda sevdiklerine bu kitabı hediye ederek türetmenin önemini gösterebilirsiniz 🌀. “Çıkış Yolu Türetim Ekonomisi”, bu ekonomik sistemin temelini oluşturan topluluklar ve işletmeler arasındaki dayanışma, sosyal ve ekolojik açıdan adil üretim, döngüsellik gibi birçok konuyu gündeme getiriyor. Hakkaniyet ve değer maksimizasyonuna odaklanan türetim ekonomisi dünyaya bir çıkış yolu öneriyor. Tüm izleyicilerimize duyurmaktan büyük bir sevinç duyuyoruz.
https://tinaztitiz.com/15072 adresindeki, 10 Kasım Atatürk’ü anma yazımı ilginize sunarım.
Deprem kimin uzmanlık alanıdır? Beklenen İstanbul depremi nedeniyle, uzakta ya da yakında meydana gelen her depremde TVler deprem konusunda uzmanlara erişip yorum istiyorlar ki bu çok anlaşılabilir bir şey. Bu yorumlar gelecek bir depreme kadar önce yoğunluk kazanıyor, sonra da giderek -”güncel depremler” etkisiyle- sönümleniyor. Bu süreç içinde değişmez tartışmalardan birisi de “deprem konusunda kim fikir beyan etmeli, kimler susup dinlemelidir?” başlıklı olandır. Örneğin -olmaz ya- bir oto tamiri ustasını TVye çıkarıp fikrini sorsalar ve o da şöyle dese: “deprem zararlarından korunmak için otomobille ilgili olanlar açısından şunu söylemek isterim:…